Çağımızın En Acımasız Şiddet Türlerinden Biri: Asit Saldırısı!

11.10.2022


Ülkemizde de örnekleri bulunan asit saldırıları, en acımasız şiddet türlerinden biri. Fiziksel acının ötesinde kalıcı bir zarar vermeyi amaçlayan ve çoğunlukla kurbanın yüzünün hedeflendiği asit saldırılarında en kolay ulaşılabilen ve “kezzap” olarak bildiğimiz nitrik asit kullanılıyor. Yaygın kullanılan diğer iki asit türü ise sülfürik ve hidroklorik asit.

Aile içi ve cinsiyete dayalı şiddet aracı olarak kullanılan asit saldırılarında genellikle kurbanlar kadınlar oluyor. Gelişmekte olan pek çok ülke gibi ülkemizde de cinsiyet eşitsizliği, kadınların ekonomik bağımsızlık ve özgürlük için verdikleri mücadelenin eş ve yakınlarında yarattığı öfke/ intikam duygusu bu tür saldırılarda tetikleyici rol üstleniyor. Asit saldırılarında yaygın olarak kullanılan sülfürik asit, kezzap gibi güçlü kimyasalların temas ettiği yüzeydeki etkisi dokularda alt katmanlara nüfuz ediyor ve yaranın ciddiyeti giderek derinleşiyor.

Asit vücutta ne gibi hasarlar yaratır?

Asitler vücutta temas ettikleri yerlerde yara izleri bırakır, daha ileri düzeyde ise organ hasarı, solunum hastalıkları ve ölüme varan sonuçlara neden olabilir. Kimyasalın temas ettiği alan başlangıçta ağartılmış gibi görünürken zaman içinde kahverengi bir renk alır. Hızlı ve doğru müdahale edilmediği takdirde deriyi eriterek kemiklere kadar gidebilir. Asit eğer yüze sıçramış ise kaş, göz, kulak, burun ve ağıza zarar verir. Göze gelmesi durumunda körlük ve görme kayıpları meydana gelir. Birçok saldırıda kurbanların ne yazık ki gözlerinden birini ya da ikisini birden kaybettikleri görülür. Fiziksel hasarın dışında yaşanan travma nedeniyle korku, depresyon, toplumdan izole olma, utanç, değersizlik gibi derin psikolojik etkiler ortaya çıkar; ki bunlar uzun yıllar psikolojik destek almayı gerektirir. Kısaca diyebiliriz ki saldırı amacıyla kullanılan kimyasal nasıl deriyi aşıp kemiklere ulaşıyorsa, vücutta kalan hasarlar ve yaşanan travmanın olumsuz etkileri de kurbanda bir ömür boyu sürebilir.

Asit saldırısına uğrayan birine nasıl yardım edebilirsiniz?

Bütün kazalarda olduğu gibi öncelikle telaşsız fakat hızlı bir şekilde hareket etmelisiniz. Yapılabilecek ilk şey aside veya herhangi bir kimyasala temas eden bölgeyi en kısa sürede mümkünse 10 sn içinde başlayarak, minimum 15 dk boyunca dakikada 60 litre olmak üzere sürekli akan suyla yıkamaktır. Su hızlı ve pratik şekilde birçok yerden kolayca ulaşılabilir ve toksik olmaması sebebiyle kullanımı tercih edilecek ilk evrensel üründür.

Su cildin ve dokuların üzerine bulaşmış olan kimyasalı mekanik şekilde üst katmandan uzaklaştırmaya çalışmak içindir. Yaralı ne kadar az aside maruz kalırsa hasar gören yüzey o kadar az olacaktır. İlk iş olarak yaralanan bölgeyi bol suyla yıkayıp ardından acil yardım ekibine haber verebilirsiniz. En yakın hastane ya da ilk yardım merkezine ulaştığınızda Diphoterine® solüsyonu olup olmadığını sorun. Çünkü kimyasalın cinsine ve şiddetine göre su ile yıkama yapmanın da bazı sınırları vardır. Su kimyasal maddeler üzerinde tamamıyla arındıran ve temizleyen hızlı bir etki gösteremez. Ama yine de su ile müdahale hiç yoktan iyidir. Su sadece yüzeyde etki gösterir, oysa asitler deriye temas ettikleri andan itibaren içeriye doğru ilerler ve dokulara zarar vererek tahribat başlatırlar.

Kimyasal Risk Yönetimi ve Toksikoloji Laboratuvarları tarafından geliştirilen aşındırıcı ve tahriş edici tüm kimyasallar üzerinde her konsantrasyonda etkili Diphoterine® solüsyonu kimyasal kazalarda ilk yardım ürünü olarak kullanılabilecek, suyun olumlu yönlerini koruyan ve eksik taraflarını tamamlayan çok yönlü bir yıkama solüsyonudur. Çoklu, reaktif yüzeyi sayesinde her türlü aşındırıcı ve tahriş edici kimyasal saldırganı kendine çeker, absorbe eder, nötr hale getirir ve zararsız bir şekilde vücudun dışına atar (bu özellik suda bulunmaz).

Son 40 yılda dünyanın dört bir yanından kullanılan ve Avrupalı doktor ve bilim insanları tarafından Diphoterine® solüsyonu’nun kesin faydalarını gösteren sonuçlar ve kanıtlar kayıtlara geçiyor. Kimyasal yanıkların sık yaşandığı endüstri tesislerinde acil müdahale için ve hastanelerde tedaviye destek ürünü olarak kullanımı yaygınlaşıyor; çünkü iş güvenliği ve işçi sağlığına yönelik yasalar bunu gerekli kılıyor.

Uzun yıllardır iş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili ürünler ithal eden, Avrupa’daki laboratuvarlarda yapılan bilimsel araştırmalarla geliştirilen kimyasal yanık ürünlerinin Türkiye’de kullanımını yaygınlaştırma gayreti içinde olan bir firma olarak asit saldırıları ile ilgili farkındalık yaratmayı ve doğru ilk yardım müdahale yöntemleri hakkında bilgi vermeyi sosyal bir sorumluluk kabul ediyoruz.

Bütün hastanelerde olmasa bile her şehirde en azından birkaç hastanede asit yanıklarında en etkili çözüm olan Diphoterine® solüsyonu gibi bir ürünün bulunması, hiç gerçekleşmemesini dilediğimiz asit saldırılarının hasarlarını en aza indirebilir.

Yazımızı okuyan ve ürün hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyen uzmanlar ve sağlık birimi yetkilileri 0216 327 37 13 nolu telefondan ya da info@tolkim.com.tr adresinden bizimle iletişime geçebilirler.

Önceki Yazı

Lityum İyon Bataryalardaki Gizli Tehlike!

Sonraki Yazı

Sülfürik Asit Sıçramalarına İlk Yardım Ne Zaman, Nasıl ve Ne İle Yapılmalı?